Görevsizlik Kararı Neden Verilir?
Adaletin sağlıklı işleyebilmesi için sadece yasaların varlığı değil, bu yasaların doğru yerde, doğru kişiler tarafından uygulanması da gerekir. İşte görevsizlik kararı tam da bu noktada ortaya çıkar. Yargı sisteminde her mahkemenin belirli bir yetki ve görev alanı vardır. Bir mahkeme, kendi görev alanı dışında kalan bir davaya bakarsa, adil yargılanma ilkesine zarar verebilir. Bu nedenle, mahkemeler zaman zaman “görevsizlik” kararı vererek dosyayı doğru mercie gönderirler.
Tarihsel Arka Plan: Mahkeme Görevlerinin Kökeni
Görev kavramı, hukuk tarihinin en eski ilkelerinden biridir. Roma Hukuku’ndan itibaren “yetkili yargıç” fikri, adaletin meşruiyetiyle yakından bağlantılı olmuştur. Osmanlı döneminde de kadıların yetki alanları belirlenmiş, her kadı yalnızca kendi bölgesine ve yetkisine giren davalara bakabilmiştir. Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte modern hukuk sistemi kurulurken bu gelenek korunmuş; mahkemelerin görev ayrımı açıkça tanımlanmıştır.
Bugün Anayasa ve mahkemelerin kuruluş kanunları, hangi davanın hangi mahkemede görüleceğini ayrıntılı şekilde düzenler. Dolayısıyla, “görevsizlik kararı” sadece teknik bir işlem değil, tarihsel olarak adaletin düzenini koruyan bir ilkedir.
Görev Kavramının Hukuktaki Anlamı
Hukukta görev, bir mahkemenin hangi tür uyuşmazlıklara bakma yetkisine sahip olduğunu ifade eder. Bu görev, yasayla belirlenir ve taraflar arasında anlaşmayla değiştirilemez. Örneğin bir ceza mahkemesi, medeni bir uyuşmazlığa bakamaz; bir iş mahkemesi, miras davasını çözemez.
Mahkemenin görevi, kamu düzeniyle ilgilidir. Bu nedenle, taraflar “biz istiyoruz” diyerek bir mahkemeyi görevlendiremez. Eğer bir mahkeme, kendi görev alanı dışında bir dosya önüne alırsa, bu durum hukuken geçersiz sayılır. İşte o noktada mahkeme, görevsizlik kararı vererek dosyayı uygun yargı merciine gönderir.
Görevsizlik Kararının Verilme Sebepleri
Görevsizlik kararının en temel nedeni, davanın yanlış yargı kolunda açılmasıdır. Türkiye’de yargı üç ana kola ayrılır: adli yargı, idari yargı ve askeri yargı (askeri yargı, 2017 Anayasa değişikliğiyle kaldırılmıştır).
Eğer bir uyuşmazlık idari nitelikteyken adli yargıda açılmışsa, mahkeme görevsizlik kararı verir.
Bir diğer neden ise aynı yargı kolu içindeki mahkeme türü farklılıklarıdır. Örneğin bir ticari uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde açılması halinde, mahkeme görevsizlik kararı verip dosyayı asliye ticaret mahkemesine gönderebilir.
Ayrıca, bazen görev sınırı sadece konu değil, miktar yönünden de belirlenmiştir. Örneğin belirli bir parasal sınırın altındaki davalara sulh hukuk mahkemesi bakarken, bu sınırı aşan davalara asliye hukuk mahkemesi bakar.
Görevsizlik Kararının Hukuki Sonuçları
Mahkemenin verdiği görevsizlik kararı, yargılamayı sona erdirmez; yalnızca davanın doğru yere yönlendirilmesini sağlar. Taraflar bu karara karşı itiraz yoluna gidebilir. Karar kesinleştiğinde, dava dosyası ilgili mahkemeye gönderilir ve süreç kaldığı yerden devam eder.
Burada önemli olan nokta, görevsizlik kararının süreci uzatmasına rağmen adil yargılanma hakkını korumasıdır. Çünkü yanlış mahkemede görülen bir dava, en baştan hukuka aykırı hale gelir.
Günümüzde Akademik Tartışmalar
Modern hukuk sistemlerinde görevsizlik kararlarının uygulaması, hem akademik hem de pratik düzeyde tartışılmaktadır.
Bazı hukukçular, bu kararların yargı sürecini gereksiz yere uzattığını ve vatandaşın adalete erişimini zorlaştırdığını savunur.
Diğerleri ise görevsizlik kararının, yargının kendi içindeki dengeyi koruduğunu ve hatalı yargılamaları engellediğini vurgular.
Günümüzde dijital dönüşümle birlikte, davaların açıldığı anda mahkeme sistemlerinin otomatik olarak görev kontrolü yapabilmesi tartışılmaktadır. Böylece yanlış mahkemede dava açma riski en aza indirilebilir. Bu tür teknolojik çözümler, adaletin hızını artırırken görevsizlik kararlarının sayısını azaltabilir.
Toplumsal Boyut ve Adalet Algısı
Görevsizlik kararı, ilk bakışta bürokratik bir detay gibi görünse de, aslında adaletin işleyişine dair toplumsal güveni etkiler.
Bir vatandaşın davasının “yanlış yerde” açıldığı için reddedilmesi, adaletin karmaşık ve uzak bir sistem olduğu algısını güçlendirebilir.
Bu nedenle hukuk eğitiminin, sadece hukukçular için değil, toplumun tüm bireyleri için anlaşılır hale getirilmesi gerekir.
Sonuç: Görev Sınırlarının Korunması, Adaletin Güvencesidir
Görevsizlik kararı, yargı sisteminin kendi düzenini koruma refleksidir.
Bu karar, davaların doğru mahkemede, doğru hukuk dalı içinde görülmesini sağlar ve böylece adaletin temel ilkesi olan “doğru yerde yargılanma hakkını” güvence altına alır.
Tarihsel kökleri derin, hukuki mantığı sağlam olan bu karar türü, hukuk devletinin kurumsal olgunluğunu gösterir.
Kısacası, görevsizlik kararı yalnızca bir reddetme değil; adaletin doğru adreste aranmasını sağlayan bir yönlendirmedir.